TRT Haber Merkezinde ilk
işe başladığım gün, heyecandan tir tir titriyordum.. Tabii, o günün tarihini unutmam da mümkün değil... 23
Kasım1976... İşe ve mesleğime başladıktan bir hafta sonra tuttuğum ilk gece nöbetinde, annem bana evden yemek gönderince, arkamdan
herkes gülmüştü
!
Nasıl heyecanlanmam ve gururlanmam
? TRT, o zaman,
Türkiye'de radyo-televizyon yayıncılığı yapan tek kurum olarak hizmet veriyordu.. Ve 22 yaşında, Basın Yayın Yüksek
Okulu’ndan yeni mezun olmuş bir genç için stajyer muhabir olarak o kurumda işe başlamak çok prestijliydi.
Aradan bunca zaman
geçti, 31 Ocak 2014 tarihinde, TRT, sessizce, kuruluşunun 50. yılını
kutladı. Ama,
artık, Türkiye’deki tek yayın kurumu değil. Üstelik, AK Parti iktidarının sesi olduğunu açık
açık ilan eden bu kurumda çalışabilmek eskiden olduğu gibi prestij de kazandırmıyor... Hatta, TRT, günümüzde artık bir yayın kurumu olarak
bile addedilmiyor. En azından ben etmiyorum... Bir haberci için, doğruları
yansıtmak en önemli kuraldır (bize öyle üğretmişlerdi). Eskiden kamuoyunda yayılan bir duyum, TRT haberi olarak verilmedikçe inandırıcılığı yoktu.
Şimdi ise, kamuoyunun bu alışkanlığı, özellikle hükümetin sesi olan TRT
tarafından kaybettirildi. Oysa, TRT haberlerinin ana omurgasını doğruluk ilkesi oluştururdu ve bu da yok edildi !!!
TRT, 1964
yılında, 359 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Yasası
ile, özerk kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum olarak, devlet adına radyo ve
televizyon yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla
kurulmuştu. İlk Genel Müdürü de Adnan Öztrak
idi.
İlk programlı radyo yayınına 1965 yılında
geçildi ve bütün radyolar haber saatlerinde Ankara Radyosu'na
bağlandılar..
Kuruluşunun dördüncü yılında deneme niteliğindeki ilk
TV yayınları Ankara’da Mithatpaşa
caddesindeki stüdyodan başlamıştı.
Özerk bir yayın kurumu
olduğu için, doğal olarak, bütün siyasi partilerin gözü
üzerindeydi. Ama, asla bugünkü
gibi iktidarın sesi değildi.. Tarafsızlık
ilkesine dikkat edilmesine rağmen, TRT’yle ilgili
tartışmalar kesilmezdi..
Ülkedeki siyasi gelişmeler
nedeniyle, 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra, 1972 yılındaki Anayasa
değişikliği sırasında, TRT'nin özerkliği kaldırıldı ve kurum, "tarafsız" bir
kamu iktisadi kuruluşu olarak yeniden düzenlendi.
TRT’den söz edip, efsanevi Genel Müdürü
İsmail Cem’in kuruma katkılarından söz etmemek olmaz elbette.. 1974 yılında, CHP-MSP Koalisyon
Hükümeti döneminde, TRT Genel Müdürlüğü görevine atanan İsmail Cem ve ekibi TRT haberlerine canlılık getirdiler ve
şeffaflığa dayanan
Anglo-Sakson gazeteciliğini TRT Haberlerine uyarladılar. Cem, bu görevde bir yıl kadar
kaldı. 1975 yılında, 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti'nce genel müdürlükten alındı ve Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına karşın, görevi iade
edilmedi. Bu
durum, iktidarla
muhalefet arasında, uzun süren tartışmalara yol açtı. İsmail Cem daha sonra kaleme
aldığı “ TRT’de 500
gün “ kitabında, kurumdaki deneyimlerini ayrıntılı olarak anlattı.
İsmail Cem, daha sonra siyasete atıldı,
Türk-Yunan dostluğunu pekiştiren başarılı bir Dışişleri Bakanı oldu ve 24 Ocak
2007 yılında öldü.
Ama, biliyor musunuz ki, hala, ben de dahil, bir çok eski
TRT çalışanı tarafından, efsanevi bir TRT Genel Müdürü olarak anılır
?
Bugün, TRT yayınları, tüm Türkiye'de ve
tüm kıtalarda dinlenebilmekte ve izlenebilmekte. Ayrıca Türksat üzerinden
yapılan sayısal yayın yoluyla Avrupa'da yaşayan Türklere de ulaşılmakta. Kürtçe
yayın yapan TRT
Şeş’le birlikte neredeyse 15 ayrı TRT Televizyon kanalı, çok sayıda TRT Radyo Kanalı var, Radyo’da
Klasik müzik ise, sadece üç büyük şehirde dinleniyor..
Gördüğünüz gibi, 50 yılda teknik olarak
epey ilerleme kaydedilmiş, ama içerik olarak 50 yıl geriye gidilmiş... Ne
dersiniz ???
Nilay Karaelmas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder