1 Şubat 2014 Cumartesi

TRT'de dogruluk ilkesi yok edildi





TRT Haber Merkezinde ilk işe başladığım gün, heyecandan tir tir titriyordum.. Tabii, o günün tarihini unutmam da mümkün değil... 23 Kasım1976... İşe ve mesleğime başladıktan bir hafta sonra tuttuğum ilk gece nöbetinde, annem bana evden yemek gönderince, arkamdan
herkes gülmüştü !
Nasıl heyecanlanmam ve gururlanmam ? TRT, o zaman, Türkiye'de radyo-televizyon yayıncılığı yapan tek kurum olarak hizmet veriyordu..  Ve 22 yaşında, Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan yeni mezun olmuş bir genç için stajyer muhabir olarak o kurumda işe başlamak çok prestijliydi.  Aradan bunca zaman geçti, 31 Ocak 2014 tarihinde, TRT, sessizce, kuruluşunun 50. yılını kutladı. Ama, artık, Türkiye’deki tek yayın kurumu değil. Üstelik, AK Parti iktidarının sesi olduğunu açık açık ilan eden bu kurumda çalışabilmek eskiden olduğu gibi prestij de kazandırmıyor... Hatta,  TRT,  günümüzde artık bir yayın kurumu olarak bile addedilmiyor.  En azından ben etmiyorum... Bir haberci için, doğruları yansıtmak en önemli kuraldır  (bize öyle üğretmişlerdi).  Eskiden kamuoyunda yayılan bir duyum, TRT haberi olarak verilmedikçe  inandırıcılığı yoktu.  Şimdi ise, kamuoyunun bu alışkanlığı, özellikle hükümetin sesi olan TRT tarafından kaybettirildi. Oysa, TRT haberlerinin ana omurgasını doğruluk ilkesi oluştururdu ve bu da yok edildi !!!                        

TRT,  1964 yılında, 359 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Yasası ile, özerk kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum olarak, devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla kurulmuştu. İlk Genel Müdürü de Adnan Öztrak idi.
İlk programlı radyo yayınına 1965 yılında geçildi ve bütün radyolar haber saatlerinde Ankara Radyosu'na bağlandılar..

Kuruluşunun dördüncü yılında deneme niteliğindeki ilk TV yayınları Ankara’da Mithatpaşa caddesindeki stüdyodan başlamıştı.

Özerk bir yayın kurumu olduğu için, doğal olarak, bütün siyasi partilerin gözü üzerindeydi.  Ama,  asla bugünkü gibi iktidarın sesi değildi.. Tarafsızlık ilkesine dikkat edilmesine rağmen, TRT’yle ilgili tartışmalar kesilmezdi..

Ülkedeki siyasi gelişmeler nedeniyle, 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra, 1972 yılındaki Anayasa değişikliği sırasında, TRT'nin özerkliği kaldırıldı ve kurum, "tarafsız" bir kamu iktisadi kuruluşu olarak yeniden düzenlendi.

TRT’den söz edip, efsanevi Genel Müdürü İsmail Cem’in kuruma katkılarından söz etmemek olmaz elbette.. 1974 yılında, CHP-MSP Koalisyon Hükümeti döneminde, TRT Genel Müdürlüğü görevine atanan İsmail Cem ve ekibi TRT haberlerine canlılık getirdiler ve şeffaflığa dayanan Anglo-Sakson gazeteciliğini TRT Haberlerine uyarladılar.  Cem, bu görevde bir yıl kadar kaldı. 1975 yılında, 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti'nce genel müdürlükten alındı ve Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına karşın, görevi iade edilmedi.  Bu durum, iktidarla muhalefet arasında, uzun süren tartışmalara yol açtı. İsmail Cem daha sonra kaleme aldığı “ TRT’de 500 gün “ kitabında, kurumdaki deneyimlerini ayrıntılı olarak anlattı.
İsmail Cem, daha sonra siyasete atıldı, Türk-Yunan dostluğunu pekiştiren başarılı bir Dışişleri Bakanı oldu ve 24 Ocak 2007 yılında öldü.
Ama, biliyor musunuz ki, hala, ben de dahil, bir çok eski TRT çalışanı tarafından, efsanevi bir TRT Genel Müdürü olarak anılır ?

Bugün, TRT yayınları, tüm Türkiye'de ve tüm kıtalarda dinlenebilmekte ve izlenebilmekte.  Ayrıca Türksat üzerinden yapılan sayısal yayın yoluyla Avrupa'da yaşayan Türklere de ulaşılmakta.  Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’le birlikte neredeyse 15 ayrı TRT Televizyon kanalı, çok sayıda TRT Radyo Kanalı var, Radyo’da Klasik müzik ise, sadece üç büyük şehirde dinleniyor..

Gördüğünüz gibi, 50 yılda teknik olarak epey ilerleme kaydedilmiş, ama içerik olarak 50 yıl geriye gidilmiş...  Ne dersiniz ???

Nilay Karaelmas

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder