21 Mart 2016 Pazartesi

Sıkılmış havlu

İçim sıkılmış havlu gibi derdi anneannem. Ne demek istediğini pek anlamazdım küçükken. Yıllar geçti ve  ben  yetişkinliğe doğru yol aldım.
Şimdi ben de evin içinde  içim sıklmış havluya döndü diye dolanıyorum...
Bir süredir ruh halim öyle beter ki. Canım çok sıkkın . Biliyorum siz de öylesiniz.
Ülkece içinde bulunduğumuz çaresizlik , korku ve kaygı içimdeki " havluyu iyice sıkıyor."
Ankara ve İstanbul'da kalabalık merkezlerde bombalar patlıyor. Genç, yaşlı, kadın, çocuk masum çocuklar ölüyor ve yaralanıyor. Halk, terör korkusundan evlerine kapanmış. Herhangi bir ortadoğu ülkesinden farkımız kalmadı.  Ya Sur ve Cizre'de aylardır süren katliama ne demeli ; bilmiyorum. Galiba,Güney doğuda iç savaş tehkesi artık realiteye dönüşüyor!! Kadın şiddeti ülkede almış yürümüş. Çocuk taciz haberleri gündemden düşmüyor. Hukuksuzluk diz boyu. Akademisyenler, gazeteciler yok yere tutuklanmış. Bazı basın kuruluşlarına el konulmuş. Hırsızlık ve yolsuzluk almış yürümüş. Hırsızlar ellerini kollarını sallayarak dolaşırken,  2-3 yıl öncesine kadar hükümetin işine yarayan parallelci işadamları tutuklu ve Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle tweet atanlara bile dava açılıyor
TBMM ise fezlekeleri gündeminde tutmaya kararlı. Bence, AKP'nin asıl amacı HDP'yi kapattırmak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın felsefesi ise bence çok açık "  amaca ulaşmak için her araç meşrudur"Şimdi  bir de Anayasa Mahkemesine taktı. Can Dündar ve Erdem Gül'ü yeniden tutuklatmak istiyor.   Başbakan  Ahmet Davutoğlu'da Tayyip Erdoğan'ı.kuklası olarak başarılı Kayseri Pazarlığı sayesinde daha fazla Suriyeli mülteci karşılığında ülkeyi 6.6 milyar Euro'ya sattı.

Off sorunlar saymakla bitmiyor.  Çok canım sıkılıyor. Havluyu bir daha yıkasammı acaba?



16 Mart 2016 Çarşamba

Ankara'nın bahtı kara mı?

Kelek Ankara....Ankara köyü.....İki lafımdan biri bu , Ankara'dan söz ederken Bu nitelemelerimle yakın çevermdekileri ve özellikle İstanbul ve Bodrum'da yaşayan arkadaşlarımı hep güldürürüm aslında.
Rahmetli teyzem bu sözlerimi duyunca hep " fındık kabuğundan çıkmış kabuğunu beğenmez " derdi..Çünkü doğma büyüme Ankara'lıyım aslında. İlk, orta.,lise ve üniversite eğitimimi bu şehirde tamamladım. Hatta ilk çalışma yaşamıma da burda başladım. Yaklaşık 20 yıldır da yine burda yaşıyorum. Araya 10 yıl İstanbul ve 6 yıl da New York girdi .Ankara'dan söz ederken küçümser bir edayla konuşmamın bir nedeni bu olsa gerek. Bir de buna 22 yıldır süregelen Melih Gökçek'in Belediye Başkanlığı'nn Ankara'yı bir kasabaya dönüştürmesi olgusu eklendi.  Kültür Sanat faaliyetlerinde de eski günlere göre epey arka plana düştü. Eski bir Ankara'lı olarak ben de öfkemi Kelek Ankara diyerek çıkarıyordum işte. Yoksa burası elbette benim için değerli.

13 Mart akşamı Kızılay'da patama olduğunda, 40 yıl öncesini düşündüm ve" ben de orada
olabilirdim " dedim Kızılay - Çankaya dolmuşları ayn yerden kalkardı.Okul'dan eve dönerken  Cebeci -Bahçeli hattında işleyen dolmuşlardan Kızılayda iner sonra karşıya geçer ve Atatürk Bulvar'ında Çankaya hattında işleyen dolmuş durağında sıraya girerdim.. Ama o zaman cep telefonu yoktu. Eve telefon edip " bir şey lazım mı " diye soramazdım ...
1970!lerden söz ediyoruz..  O  zaman iç savaş tehikesi yoktu ki,,,, güneydoğu!da neler olup bittiğini  de pek bilmezdik  PKK ve İŞİD yoktu. Tayyip Erdoğan da yoktu.!!!!
5 ay içinde 3 ayrı terör saldırısı da olmamışrı ve yüzü aşkın kişi de ölmemişti.
Başkent ilan edilmesinden sonra ( 13 Ekim 1923 }Cumhuriyet'in ılk yıllarında bestelenen " Ankara ...Ankara... Güzel Ankara ...Seni görmek ister her Bahtı Kara diye başlayan marş, artık 2016 Mart!ında Ankara'lılarun bahtlarunın karardığınıo mı gösteriyordu?